Güncel

Aydınlatılmalı, hem de tam olarak!

Aydınlatılmalı, hem de tam olarak!

Sevgili okurlarım Ocak ayının son haftasına girdiğimizde benim aklıma seneler önce işlenmiş hunharca cinayetler geliyor.

24 Ocak 1993 tarihinde yurdumuzdaki araştırmacı gazeteciliğin duayeni, katıksız Atatürkçü, korkusuz gazeteci arabasına koyulan hain bir bomba ile hayatını kaybetti.

31 Ocak 1990 tarihinde de Atatürkçü Düşünce Derneğinin Kurucu Genel Başkanı Prof. Dr. Muammer Aksoy evinin önünde hain bir kurşunla kalleşçe vurularak katledildi.

Evet, şimdi içinde bulunduğumuz hafta olan Ocak ayının son haftasında bu hain cinayetler işlenerek iki yurtsever korkusuz insan hayatını kaybetti.

Ama hepsi de aynı yıl içinde 1990 yılı içinde arka arkaya şu cinayetler işlendi.

Çetin Emeç 1935, 7 Mart 1990 tarihinde arabasında çapraz ateşe tutularak kalleşçe öldürüldü.

19

Emekli Müftü Turan Dursun 4 Eylül 1990’da evinin önünde faili meçhul bir suikast sonucu öldürüldü.

20

Prof. Dr. Bahriye Üçok 6 Ekim 1990 tarihinde evine gönderilen bir kolinin patlaması sonucu hayatını kaybetti.

21

Bu cinayetlerin ortak özellikleri ne biliyor musunuz sevgili okurlarım. Hiçbirinin faili bulun(a)madı. Aradan geçen 33 yıla rağmen halen faili meçhul olarak duruyor bu cinayetler.

Bir cinayet daha var yine ocak ayında. GazeteciHrant Dink 19 Ocak 2007 tarihinde gazete binasının önünde vurularak öldürüldü. Dink cinayetinin diğerlerinden farklı bir yönü var. Çünkü Dink’in katili hemen yakalandı. Dink’in katili hemen aynı gün yakalandı. Tekrar araştırmaya gerek görmedim, hatırladığım kadarıyla Şişli ilçesi Harbiye semtindeki gazetenin önünde cinayeti işleyen katil oradan Esenler otogarına gidiyor. Bilet alarak memleketi Trabzon’a gitmek üzere otobüse biniyor ve hatırladığım kadarıyla Bolu’da yakalanıyor. Doğma büyüme İstanbul’da yaşayanlara sorsanız Agos gazetesi nerede diye bilemezler iddiaya girerim. Mesela çocukluğum ve gençliğim İstanbul’da geçmiş birisi olarak ben Şişli’yi bilirim, Harbiye’yi bilirim ama Agos gazetesi nerede bilmem. Ama Trabzon’dan yola çıkan 17 yaşındaki bir çocuk geliyor Dink’i öldürüyor, Harbiye’den otogara üzerindeki kot mont ve beyaz bere ile gidiyor otobüse biniyor sonra Bolu’da yakalanıyor. Şimdi bu çocuk yakalanınca cinayet çözülmüş mü oluyor sizlerin takdirinize bırakıyorum sevgili okurlarım.

Bunlar seneler önce işlenen cinayetlerdi. Birçoğu “faili meçhul” olarak kaldı. Üzerinden çeyrek asra yakın zaman geçti unutuldu gitti. Örneğini verdim birisinin katili onca kameraya rağmen nasıl Harbiye’den Esenler’e kadar gitti, kıyafet değiştirmeyi bırakın başındaki dikkat çekici beyaz bereyi bile atmaya gerek duymayarak sanki “beni yakalayın” der gibi otobüste yakalandı.

Tüm bu eski cinayetleri anlattıktan sonra gelelim günümüze. Günümüzde de Ocak ayına tam girilmek üzereyken 30 Aralık 2022 günü bir cinayet işlendi. Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Hacettepe Üniversitesi’nde görevli tarihçi Doç. Dr. Sinan Ateş vurularak öldürüldü.

Sinan Ateş, Ankara’nın Çankaya ilçesindeki evinden çıktığı sırada motosikletli kişi tarafından silahlı saldırıya uğradı ve hayatını kaybetti. Ben Ankara’yı çok bilmem. Hayatımda birkaç kez gittim ve kısa sürede döndüm. Ama sadece ben değil herkes bilir ki Çankaya semti başkent Ankara’nın tam merkezindedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve bakanlıklar başta olmak üzere neredeyse tüm resmi daireler oradadır. Yani değil yüzlerce mobese ve çeşitli binalarda binlerce kameralar mevcuttur orada. Ama cinayeti işleyen katil oradan kaçıyor ve kayıplara karışıyor. Bir aya yakın zaman geçti halen de yakalanamadı.

Sosyal medya ortamlarında birçok bilgiler ve iddialar dolaşmaktadır, dolaşan bu iddiaların hangilerinin doğru hangilerinin yanlış olduğu belli değildir.

İstenildiği zaman binlerce kamerayı izleyip en ince detayları gözden kaçırmayacak emniyet güçlerimiz ve cinayet bürosu elemanlarımızın olduğunu biliyorum. Böylesi başarılı emniyet teşkilatımız tarafından Sinan Ateş’in katilinin bulunması gerekir, hem de en kısa zamanda.

Yukarıda Hırant Dink cinayetinde yazmıştım cinayeti işleyen 17 yaşında bir çocuk yakalanıp cezalandırıldı ama bence yeterli olmadı. O çocuğu cinayete işlemeye kim azmettirdi. Kim onu otogardan karşılayıp Harbiye’ye kadar getirdi, cinayetten sonra tekrar otogara götürüp otobüse bindirdi hiçbir zaman açıklanmadı.

Son sözüm Sinan Ateş’in katilinin de hemen, bir an önce yakalanması gerekir. Ama katilin yakalanması da yetmez o katili kim ya da kimlerin yönlendirdiği, kimlerin azmettirdiğinin de tespit edilerek yakalanması gerektiğini düşünüyorum.

Ülkemiz büyük devlettir. Büyük devlet olması nedeniyle bu tür cinayetleri aydınlatacak donamına sahip emniyet güçlerimizin varlığına inanıyorum. Sinan Ateş suikasti“faili meçhul” cinayetler kapsamında kalmasın.

İlgili Makaleler