Yaşam

Atış serbest…

Yerel seçimler yaklaştı artık bu tarihten sonra artık vaatlerin bini bir para olacak önümüzdeki günlerde.

Atış serbest…

Yerel seçimler yaklaştı artık bu tarihten sonra artık vaatlerin bini bir para olacak önümüzdeki günlerde.

Yani kaba tabiri ile başlıktaki gibi “Atış serbest” olacak, adaylar atacaklar atabildikleri kadar.

Adaylar makul, mantıklı, akıl alacak vaatlerde bulunsalar öpüp başıma koyacağım.

Mesela bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı “Şehri güvenli bir şehir yapacağım” diyor. Ama galiba Belediyelerin güvenlikten sorumlu olmadıklarını bilmiyor. Bununla da yetinmiyor “Benim İETT şoförüm belli saatlerden sonra otobüsteki hanım kardeşimizi gerekirse evinin kapısına kadar bırakacak” diyor. Düşünün şimdi bir belediye otobüsünde 40 yolcu var. Durakta hanımefendi kardeşimiz inecek. Şoför güzergahını değiştirerek ara sokağa mı sokacak arabayı, yoksa durakta stop edip kendi yürüyererek götürecek de diğer yolcular bekleyecekler mi?

Atış sertbest demem işte bu nedenle, akla mantığa dayanmayan, uygulama imkanının hiç ama hiç bulunmadığı vaatlerde buluyor adaylar. Dinleyenler de avuçları patlayıncaya kadar alkışlıyorlar.

Her seçimde olduğu gibi yakında ülkemizin çeşitli illerinden petrol ve doğalgaz fışkırmaya başladığını duyacağız yakında.

19

Geçen akşam televizyonda haberleri izlerkengeçen bir alt yazıya gözüm takıldı. “Depreme dayanıklı akıllı şehirler yapacağız” cümlesi alt yazıdan geçiyordu.

20

“Yine adaylardan birisi desteksiz atıyor” diye düşündüm. Yüzde on oy bile alamayacak bir aday meydanı boş bulmuş atıyor diye düşünmüştüm.

21

Ama sonra o habere sıra gelince gördüm ki ülkemizi 22 yıldır yöneten partinin seçim manifestosundan bir cümleymiş.

“Asrın felaketi 1999 depreminden hemen sonra iktidara geldiniz, geçen 20 senede neden yapmadınız da tekrar asrın felaketi 2023 depremini yaşadık 50 binden fazla insanımız hayatını kaybetti. Bırakın akıllı şehirleri, depreme dayanıklı binalar neden yapmadınız? Elinizi tutan mı vardı? 22 senedir yapmadınız da şimdiden sonra mı yapacaksınız?” gibi birçok deli sorular geçti aklımdan.

Yerel seçim öncesinde böylesine uçsuz bucaksız vaatlerde vatandaşın oyunu almaya çalışıyor siyasi partilerimiz.

XXX

Bunların yanında bir siyasi partinin genel başkanı da vaatlerle ilgisi olmayan bir konuya girdi. Geçenlerde hain bir suikaste kurban giden Doç. Dr. Sinan Ateş cinayetinin tam olarak aydınlatılamadığından bahsederken “Geçmişte siyasi cinayetlere tanık olduk ama mertçeydi, hiçbirimiz korkmazdık” demiş.

Son günlerde bir tartışma da bu konuda başladı.

O sayın başkan ile yaşlarımız birbirine yakın sayılır. Onun yaşadığı dönemleri ben de yaşadım. Bu sözlerini duyunca düşündüm “cinayetin mertçesi nasıl oluyor?” diye bir türlü cevabını bulamadım.

Geçmiş dönemlerde halen faili meçhul olan birçok cinayetleri hepimiz hatırlıyoruz. Uğur Mumcu’dan tutun da Muammer Aksoy’a, Ahmet Taner Kışlalı’dan tutun Abdi İpekçi’ye, Hrant Dink’ten tutun Çetin Emeç’e, Bahriye Üçok’tan Necip Hablemitoğlu’na kadar benim hatırladıklarım bunlar daha birçok faili meçhul cinayetler var ülkemizin geçmişinde.

Cinayetin mertçesi olmaz bence. Cinayet haince, kalleşçe bir olaydır.

Sözün özü: Siyasiler ağızlarından çıkan sözü tartarak söylemeli. Her konuda düşünerek konuşmalılar.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir