Güncel

Baronlar…

Sevgili okurlarım belki dikkatinizden kaçmıştır. Basit bir üçüncü sayfa cinayeti diye önemsememiş olabilirsiniz ama ben bir daha dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Baronlar…

Sevgili okurlarım belki dikkatinizden kaçmıştır. Basit bir üçüncü sayfa cinayeti diye önemsememiş olabilirsiniz ama ben bir daha dikkatlerinize sunmak istiyorum. Olay özetle şöyle:

İstanbul Sarıyer’deki “Ağaoğlu Maslak 1453” isimli lüks siteye plakası olmayan motosikletle iki kişi girdi. ‘Cavalli’ isimli lokantanın önünde motosikletin arkasından inen kişi, içeride oturan bir gruba ateş açtı. Lokantadakiler de silahla karşılık verince motosikletli saldırganlar kaçıp kayıplara karıştı. Lokantada oturan grup da hemen minibüslerine binip uzaklaştı. Lokantadaki Azerbaycanlı bir müşteri ise kurşun isabet etmesi sonucu yaralandı. Ayazağa’da polis ekiplerince durdurulan minibüste 5 İsveç vatandaşı vardı. Minibüstekilerin verdiği ifadeler üzerine Başakşehir ve Sarıyer’deki adreslere baskın yapıldı ve yine İsveç vatandaşı Stella M.A.S yakalandı.

İstanbul’da İsveçliler birbirlerine kurşun yağdırıyor, bir Azerbaycanlı yaralanıyor. İstanbul adeta bir mafya merkezi haline gelmiş kimsenin haberi yok.

Dünyada sakin ve huzurlu bir ülke olarak tanınan İsveç vatandaşı bir insan orada “uyuşturucu kaçakçılığı ve cinayete teşebbüs” suçlamasıyla aranırken ve hakkında kırmızı bülten çıkarılmışken ülkemize gelerek vatandaşlık alıyor ve İstanbul’a yerleşiyor.

İstanbul’daki AVM’lerde Azerbaycan, Gürcü, Rus, İran mafya gruplarının çatıştığını gördük. Balkan mafya savaşının en büyük cinayeti de Mecidiyeköy’de işlendi, Karadağlı Jovan Vukotiç öldürüldü. 20 gün sonra Ataşehir’de Azerbaycanlı Caniyev Çetesi’nden Elnur Gasimov kurşunların hedefi oldu. Kazak mafya lideri Arman Dikiy, İstanbul’daki bir rezidansta Rus ve Azerbaycanlı iki iş insanını alıkoyup işkenceyle 1 milyon dolarlık varlığına el koydu. Avustralya ve Yeni Zelanda suç örgütlerinin liderleri İstanbul’da yakalandı. Bu örnekler uzar gider. Türkiye’nin dünyanın mafya üssüne dönüştüğünü üzülerek izliyoruz.

Daha önceki yazılarımda ele almıştım. Ülkemizde 250 bin dolarlık bir mülk satın alana vatandaşlık verilmesinin sakıncalarını. O yazımda dünyadaki diğer ülkelerde kimlere vatandaşlık verildiğini, vatandaşlık verilirken ne gibi kriterler arandığını detaylı bir şekilde anlatmıştım. Vatandaşı olacağı ülkenin anayasası hakkında sınavdan geçirilmeden tutun da o ülkenin milli marşını ezbere okumaya kadar bir dizi sınavdan geçiriyor diğer ülkeler.

19

Ama bizim ülkemizde öyle mi?

20

Hiç de öyle değil, herhangi bir kriteri yok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın.

21

Parası bol olan bir Arap geliyor, bastırıyor 250 bin doları alıyor bir villa. Kendisi, dört karısı on altı çocuğu Türk vatandaşı oluyor.

Sadece Araplar değil ki, Avrupa’da uyuşturucu baronlarından tutun cinayetten aranıp hakkında Kırmızı Bülten çıkarılan ne kadar suç örgütü lideri varsa geliyor, parayı bastırıp bir mülk alınca vatandaş olup kendini kurtarıyor.

Ama onların İstanbul’umuzun göbeğinde birbirleriyle çatışmaları esnasında başka masum insanlar yaralanıyor veya hayatını kaybediyor.

Bu vatan Çanakkale’de, Afyon Kocatepe’de, Anafartalar’da şehitlerimizin kanıyla kurtarıldı. Benim ülkemin vatandaşlığı öyle ulufe dağıtılır gibi kolaylıkla verilmemeli.

Buradan ülkemin yöneticilerine sesleniyorum. Şu anda tatilde olan Türkiye Büyük Millet Meclisi derhal olağanüstü toplantıya çağrılmalı. Eğer çağrılmıyorsa Ekim ayında normal takviminde Meclis açıldığında hemen ilk olarak gündeme alınarak Vatandaşlık Kanunu değiştirilmeli. Daha önceden verilen vatandaşlıklar da iptal edilmeli. Bundan sonra o kadar kolaylıkla vatandaşlık verilmemeli.

Hem de bu kanun Meclis’imizdeki milletvekillerinin tamamının oyuyla, yani oybirliğiyle alınmalı. Bu işin şakası yok. İktidar istedi, muhalefet reddetti veya muhalefet istedi iktidar reddetti olmaz bu konu, olamaz. Bu bir milli meseledir. Bence çok da önemli bir meseledir. Ne olur biraz vatanseverce düşünün sayın milletvekilleri

 

İlgili Makaleler