Ekonomi

Bu hırs nereye kadar?

1980’li yılların ilk seneleriydi, yani bundan 40 yılı aşkındı. Ülkemizde “Bankerlik” olayları başladı.

Bu hırs nereye kadar?

Sevgili okurlarım, yaklaşık 50 yıldan fazladır ülkemizde gelişen olayları, ülkemiz gündeminde yer eden olayları mümkün olduğunca takip etmeye çalışıyorum.

Mutlaka sizler de gerek radyolardan, gerekse televizyonlardan haberleri izliyorsunuz ve gündemdeki konuları sizler de izliyor olmalısınız.

Tanzimat döneminin ünlü şairlerimizden Muallim Naci: “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” demiş. Bu özdeyişi günümüz Türkçesi: “İnsan hafızasının eksikliği ya da sakatlığı; unutmasıdır, unutkanlıktır”.

Yaşadığımız olayların birçoğunu unutmuş olabileceğinizi düşünerek sizler için ülkemizin gündeminin yarım asırlık döneminin bir özetini çıkarmak istiyorum.

1980’li yılların ilk seneleriydi, yani bundan 40 yılı aşkındı. Ülkemizde “Bankerlik” olayları başladı. Çeşitli bankerler türedi. Bankaların verdikleri faizlerin çok üzerinde faizler veriyorlardı. Televizyonların siyah beyaz yayından renkli yayına geçtiği, tek yayın kuruluşu olan devletin TRT’sinin yanında özel kanalların da hayatımıza girdiği dönemlerdi. Her köşe başında açılan banker haberleri televizyon ekranlarında gözümüzün önünde dolaşıyor, gazetelerde banker ilanları boy boy yayınlanıyordu. Zamanın en ünlü sinema artistleri banker reklamlarında yer alıyordu. Vatandaşlar da birikimlerini bu bankerlere yatırıp daha fazla faiz almak için sıraya giriyor. Hatta birikimlerini yatıranların yanında birikimleri olmayanların, evlerini, arabalarını satıp bankerlere yatırdıkları duyuldu haberlerde. Kelli felli insanların yanında, 18 yaşında çaycılık yapan çocukların bile bankerlik ofisi açarak milletten para topladığı görüldü. Sonra ne oldu? O kadar yüksek faizleri vermek hiçbir ekonomide mümkün olmadığı kanıtlandı. Sonra para yatıranlardan aldıklarını öncekilere faiz olarak veriyorlardı. Sonra sistem patladı doğal olarak. Bankerlerin tamamı iflas etti. Olan onlara para yatıranlara oldu.

Daha 1990’lı senelerin başında bu sefer dini bütün insanların paralarına göz dikildi. “Faiz haramdır” ayetinden yola çıkıldı. Hac veya umre için para biriktiren amcaların teyzelerin paralarına göz dikildi. “Faiz değil, kâr payı veriyoruz” diyen bir takım finans kuruluşları türedi. Kâr payı diye millete verdikleri para nedense hep normal bankaların verdikleri faizle aynı orandaydı. İhlas Finans, Yimpaş, Jet Holding, Kombassan bunlara birkaç örnektir. Bunlar da bir süre sonra iflas ederek yine binlerce mağdur insanı geride bıraktılar.

19

Daha sonra hatırlarız hepimiz “Çiftlikbank” olayı ortaya çıktı. Medyada “Tosuncuk” adıyla anılan 20’li yaşlarda bir çocuk milletten milyonları tokatlayıp yurt dışına kaçtı. Taaa Uruguay’da paraları keyifle yedi, bitirince döndü ülkeye. Şimdi hapiste birkaç yıl sonra çıkar.

20

Günümüze yakın zamanlarda internet ortama geçtikten sonra “digital para” olarak bilinen “Bitcoin” olayları patladı. Yine milletten milyonlarca lira paralar toplayanlar yurt dışına kaçıp gitti.

21

Son bir haftadan beri de ülkemizin en önemli hocalarının ve futbolcularının dolandırılması konuşuluyor her yerde, her ortamda.

Şimdi düşünün sevgili okurlarım; futbol oynadıkları için sizin, benim gibi normal insanların akıllarının alamayacağı kadar milyon milyon dolar paralar kazanıyor ünlü teknik direktörler ve futbolcular. Kazandıkları bu paralar, milyon dolarlar hayatlarının sonuna kadar, hatta çocuklarının hayatlarının sonuna kadar yetip artacak miktarda para. Çünkü değeri düşecek, enflasyon ortamında azalacak bizim liramız değil, değeri hiç yitmeyecek, gün geçtikçe değeri artacak dolar cinsinden paraları.

Ancak ne oluyor?

Bu antrenörün karşısına bir bankanın şube müdiresi hanımefendi çıkıyor. “Ben size bankanın vereceği paranın çok daha fazlasını vereceğim” diyerek ikna ediyor. Futbolcular da “Herhalde hocanın bir bildiği vardır” diyerek onlar da ikna oluyorlar. Milyon milyon dolarları gidip bankanın şube müdiresine teslim ediyorlar, veriyorlar.

Bir bankaya para yatırınca ne olması gerekir?

Bankanın bilgisayarından çıkan bir dekont olması gerektiğini en cahil insan bile, hemen hemen herkes bilir.

Futbolcular getiriyorlar, parayı bankanın dışında, bir cafede valiz içinde teslim ediyorlar. Banka müdiresi de onlara A4 kağıdına el yazısıyla şu kadar milyon dolar teslim aldım diye yazıyor imzalayıp veriyor.

Alacaklıların feryatlarından sonra, doğal olarak, olayın bir şubesinde gerçekleşmesi nedeniyle bankanın genel müdürlüğünden talip ediliyor paralar. Genel müdürlüğün görevlendirdiği müfettişleri olayı inceliyorlar ve bir rapor düzenliyorlar.

Raporda özet olarak, “Erzan’ın 46 gün vadede dolar bazında yüzde 253 getiri vaadine inanılmış olsa bile bu dokümanlardan şüphelenilmemesi, elden ve üçüncü kişi üzerinden para verilmesi, ortalama zekaya sahip herhangi bir kişiden beklenmeyecek bir davranıştır” deniliyor.

Ortalama zekaya sahip insanların bile yapmayacağı hatayı yapıyor yani bu insanlar.

Peki, bu kadar zekasız mı hepsi de?

Hayır, zekasız değil ama bence, daha fazla, çok daha fazla kazanma hırsı, aç gözlülüğü insanların gözlerin kör etmiş galiba.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir