Türkiye

Şentop: “Yeni dönemin Türkiye yüzyılı olması hususunda irademiz iddiamız tamdır”

Şentop'un konuşmasından satır başları şöyle:

"Milli mücadelenin ancak milletim paydaşlığıyla ve meşruiyetini doğrudan milletten alarak yapılabileceğinin kabulü üzerinde yükselir. Amasya tamiminde milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır prensibi doğrultusunda millet meclisinin yine Ankara’da toplanması ile birlikte milli mücadelenin izleyicisi ve edilgen nesnesi değil bizzat sahibi olmuştur.

İkinci olarak TBMM farklılıklarını ortadan kaldırmadan ve reddetmeden milletin bütün unsurlarını bir araya getirme başarısını göstermiştir. Bu örneklik çetin imtihanlardan geçmeye yazgılı milletimizin her bir ferdi için zor zamanlarda başvurulacak derleyici ve tanzim edici bir davranış tarzıdır. Nitekim bugün de TBMM milli meselelerde ortak tavır alma cihetine gitmektedir. Bu usul bize 1.Meclisten miras kalan ayırt edici bir hususiyettir. Devrin şartları göz önüne alındığında TBMM’nin açılışında alınacak bir diğer önemli husus da maddi güçsüzlük vehmine kapılıp asli vazifelerden ve milli hamlelerden kaçınılamayacağı hakikatidir. Nitekim daha Sivas kongresinde bir hatip kürsüde müstakil yaşamaya mali durumumuz müsait değildir zira çok borcumuz vardır diyebilmiştir. Fakat milli mücadele bu fikir değil hiçbir kuvvet milli şerefimizden daha büyük değildir inanç ve kararlılığı hakim ve muzaffer olmuştur. Milli mücadele ve TBMM’nin açıldığı dönem göz önünde alındığında mücadelenin sadece işgalci devletlere ve emperyalist tasalluta karşı verilmediği birinci dünya savaşında alınan ağır hezimette daha da koyulaşan bir bu memleketten bu milletten bir şey olmaz kanaatiyle de savaşıldığı görülecektir. 103 yıl önce TBMM’nin açıldığı Ankara’ya gelenler mütevazi bir Anadolu şehrine rastlamışlardır. Milletin hürriyet cezbesini mücadele kalıbına döken ve buradan müstakil devletimizi çıkaran hamlenin merkezi olarak Ankara dünyevi hiçbir ihtişam emaresi göstermeyen sadece dış görünüşe göre hüküm verenlerin karşısında hayal kırıklığı yaşayacağı bir beldeydi o zaman. Fakat bu Anadolu beldesi içerisinde bulunduğumuz şu mütevazi bina dünya başkentlerine meydan okuyan mücadelenin karargahı 200 yıllık mağlubiyetler silsilesini parlak bir zaferle sona erdiren merkez olmuştur. İşte bu yüzden şartları yetersiz rakipleri veya düşmanları fazla güçlü görerek mücadeleden kaçınmak harici sebepleri müsait olmayışını mali şartların yetersizliğini ve rakip devletlerin kuvvetini gerekçe göstererek milli iddialardan geri durmak zor zamanlarda daha da belirginleşen seciyemizle bağdaşmayacak davranışlardır.

Türkiye’nin iki yüzyıllık modernleşme tarihinin ilk yüzyılı klasik imparatorluktan modern devlete geçiş için yürütülen politikaların kadro oluşturma çabalarının ve genel anlamda devleti ayakta tutma gayretinin tarihidir. Modernleşme tarihimizin ikinci yüzyılı ise mağlubiyetle çıktığımız dünya savaşının ardından uğranılan işgal ve ilhak tehdidine karşı yürütülen milli mücadele ile ve yeni Türk devletinin kuruluşu ile başlamıştır. Bu yüzyılda ülkemizi bayındır milletimizi müreffeh ve devletimizi güçlü kılma çalışmalarıyla bugüne kadar gelmiştir. Ve şimdi yeni bir yüzyılın eşiğindeyiz. Güç dengelerinin yeniden kurulduğu yeni bir küresel tasarımın belirginleştiği dünyadaki ekonomik ve siyasi ağırlık merkezlerinin değiştiği bu dönüşüm sürecinde Türkiye coğrafi ve tarihi gerçeklerinden hareketle yeni bir hamle dönemine girmiştir. Eski dünyanın bütün büyük aktörlerinin yeniden sahneye çıktığı ve kendi nüfus havzalarına taşma çabasında olduğu böyle bir dönemde Türkiye Karadeniz’den Hint Okyanusuna ve Afrika’ya Avrupa ortalarından Orta Asya’ya kadar geniş bir coğrafyada dengeleyici barışçı ve insani gücünü arttırmaktadır. İşte bu yüzden bu yeni dönemin Türkiye yüzyılı olması hususunda irademiz iddiamız ve ısrarımız tamdır.

Millet utanç verici bir esarete mahkum edilmeye çalışılırken açılan gazi meclisinin bu ilk mütevazi salonundan bütün dünyaya şunu söylüyoruz. Türkiye neresidir diye sorulduğunda siyasi haritalara bakıp cevap vermek artık yeterli değildir. Türkiye’nin sınırları haritaların gösterdiği yerde başlayıp bitmez Türkiye’nin sınırları gönlümüzden tarihimizden uğruna şehit verdiğimiz yerlerden başlar ve kendimizi sorumlu hissettiğimiz coğrafyalarda biter. Adım attığımız yeni dönemde ispatlayacağımız hakikat tahakkuk ettireceğimiz iddia vazife duygusuyla ve adanmışlara özgü çelikten bir irade ile gidip etkinleşeceğimiz her yer bizim için vatan toprağıdır. Önümüzdeki yüzyılın Türkiye yüzyılı olması manası ruhu ve gayesi işte budur.

Bu vesile ile TBMM’nin kuruluşunun 103’üncü yıldönümünde başta meclis başkanımız Milli Mücadelenin lideri ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa kemal Atatürk ve birinci mecliste kurtuluş mücadelesine omuz veren bütün milletvekillerimiz başta olmak üzere bu çatı altında görev yapmış olan vatan, millet, bayrak ve devlet uğruna şehit düşen, gazi olan son olarak 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişimine karşı dururken makamların en yücesine ulaşan her bir vatan evladını rahmetle minnetle ve şükranla anıyorum."

Hibya Haber Ajansı

19

 

20

21

İlgili Makaleler