Astsubaylar adalet istiyor
Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD)’nin temin ettiği iki otobüsle sabah daha hava ağarmadan Değirmendere’den yola çıktık.
						Astsubaylar adalet istiyor
Öncelikle vatanımızın kurtarıcısı, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün huzuruna çıkıp saygılarımızı sunarak kabri başında Fatiha okumak, sonra da 17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü’nü kutlayıp haklarımızı talep etmek üzere Ankara’ya gittik.
Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD)’nin temin ettiği iki otobüsle sabah daha hava ağarmadan Değirmendere’den yola çıktık.
Saat 11.30 gibi Başkentimiz Ankara’ya ulaştık.
Genel Merkez’in programında 11.00 Anıtkabir ziyareti vardı. Biz o etaba yetişemedik. Bizim gibi birçok şube de yetişememişti.
Öğleye doğru Anıtkabir’in hemen yanı başındaki Anıtpark’ta yurdumuzun diğer illerindeki TEMAD şubelerinden gelen meslektaşlarımızla buluştuk.
Uzun süredir görüşemediğimiz İzmir’den gelen, Marmaris’ten gelen arkadaşlarımızla hasretle kucaklaştıktan sonra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın bizler için hazırladığı nohutlu pilav ve ayrandan oluşan menü ile karnımızı doyurduk.
Anıtpark’ta kurulan kürsüde TEMAD Genel Başkanı Cahit Koca kısa bir konuşma yaparak öncelikle bizlere “Hoş geldiniz” dedi ve hakkımız olan tazminat talebimizi dile getiren basın açıklamasını belki daha iyi duyurabilmek amacıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde yapacağını söyledi.
Ankara Seymenler ekibinin gösterisi etkinliğimize renk kattı ve daha coşkulu geçmesini sağladı. Ayrıca Eskişehir Odunpazarı TEMAD Şubesi Kadın Kolları üyesi hanımefendi kardeşlerimizin folklor gösterisi takdire şayandı. Kendilerini tebrik ettim, buradan da tekrarlıyorum tebriklerimi.
“Astsubay burada, adalet nerede?”, “Astsubay ordunun omurgasıdır”, “Ne ayrıcalık, ne imtiyaz istiyoruz, adalet istiyoruz”, “Görev tazminatı hakkımız”, “Vatanı herkes sever, biz ölürüz”, “Hakkınız ödenmez dediler, ödemediler”, “İtibardan tasarruf olmaz, tasarruf astsubay üzerinden yapılmaz”, “Astsubaysız ordu iskeletsiz beden gibidir”, “Verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz” sloganları atarak Anıtpark’tan Hazine ve Maliye Bakanlığına doğru yürüyüşe geçtik.
Daha birkaç yüz metre yürümüştük ki polis engeli ile karşılaştık.
Yüzlerce Çevik Kuvvet ekibi kalkanlarla yola barikat kurmuş yürümemizi engellemişti. Yüzlerce dedim ama gerçekten çok fazlaydı. Üstelik onlar bizi durdurduklarında daha da takviye ekipler gelmeye devam ediyordu.
Yürüyüş kolumuzun en önünde bulunan Genel Başkan Cahit Koca’ya polis ekibinin başındaki görevli Ankara Valisinin emriyle yürüyüşün yasaklandığı söylendi.
Genel Başkan her ne kadar “Kanunsuz emir verilmez, verilemez. Anayasa’nın 34.ncü maddesinin birinci fıkrasında, ‘Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir’ deniyor” dese de oradaki polis kendisine verilen emri uyguladı biz de bir saatten daha uzun süre polisi ikna etme çabasından sonra mecburen geri döndük.
Orada beklediğimiz bir buçuk saate yakın zamanda etkinliğimizi haber yapmak üzere gelen Sözcü TV, Now TV ve Nefes gazetesi muhabirleriyle sohbet ettik.
Bizler bir kısmımız 70’in üzerinde olmak üzere yaş ortalaması 65’in üzerinde olan insanları engellemek üzere gelen Çevik Kuvvet görevlisi polis evlatlarımızla da sohbet edip kolaylıklar dileyip iyi günler diledik.
Bizim evlatlarımız değil, torunlarımız yaşında 20’li yaşlardaki polislerin yanına gelen daha yaşlı bir komiser veya başkomiser genç polislerin yan yana olan kalkanlarını kontrol edip “Aralarda boşluk bırakmayın” uyarısını yapınca içimizden bir arkadaşımız “Arada boşluk yok komiserim. Merak etmeyin biz sırtımızı Türk polisine dayadık güvendeyiz” demesi üzerine biz güldük. Genç polisler de gülümsedi. Komiser gülümseyerek ciddiyetini bozmamak için arkasını dönüp uzaklaştı.
Genel Başkan’ın Anıtpark’ta yaptığı basın açıklamasından sonra sabahki Anıtkabir ziyaretine yetişemeyenler Atamıza ziyareti de gerçekleştirdi.
Dönüşe geçmeden önce genel başkana “Mermeri delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir” atasözünü hatırlatarak hak arama mücadelesinin uzun süreli olduğunu, birkaç eylemle hak almanın mümkün olmadığını, bu tür eylemlerin sık sık tekrarlanması gerektiğini hatırlattım ve programlarında olduğunu, mutlaka tekrarlanacağı sözünü aldım.
Neredeyse akşam olmuştu artık dönüşe geçme zamanıydı. Diğer bölgelerden gelen meslektaşlarımızla vedalaşarak otobüslerimize bindik, gece yarısı evimizde olduk.
				
					


