Cumhuriyet kutlanmalı

Cumhuriyet kutlanmalı

Sevgili okurlarım malumunuz olduğu gibi bu sene cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılındayız. 29 Ekim 1923 tarihinde kurulan cumhuriyetimiz önümüzdeki haftada tam bir asrı doldurmuş olacak.

Bu nedenle cumhuriyetimizin 100. Yılı coşkulu törenlerle kutlanmalı. Hem de sadece ayın 29’uyla sınırlandırılmamalı daha önceden başlayan çeşitli programlarla kutlanmalı.

Ama ne yazık ki hepimizin vergilerimizle finanse edilen devlet televizyonu TRT’den “Gazze’deki insanlık dramı nedeniyle Cumhuriyetin 100. yılına özel düzenlenecek etkinlikler nedeniyle ileri bir tarihe ertelendi” şeklinde bir açıklama yapılmış.

Cumhuriyet Bayramı cumhuriyetin ilan edildiği tarihte kutlanır. Nasıl Ramazan Bayramı kendi tarihinde kutlanırsa, Kurban Bayramı kendi tarihinde kutlanırsa Cumhuriyet Bayramı da 29 Ekim tarihinde kutlanır. Cumhuriyet Bayramı kasım ayında veya aralık ayında kutlanmaz kutlanamaz. Hele ki 100. yıl gibi önemli bir kutlama.

Her devletin kuruluşunun 100 veya 200 yılı önemlidir ve görkemli törenlerle kutlanır. Mesela 1776 yılında kurulan Amerika Birleşik Devletleri 200. Yılını 1976 yılında görkemli törenlerle kutladı. Donanmamızdan gemi bile gönderdik o kutlamalara. Kutlama sadece konser eğlence demek değildir ki. Törenler yapılır, hatıra paralar, pullar basılır, etkinlikler yapılarak kutlanır.

Tamam, Gazze’deki insanlık dramına hepimizin içi yanıyor. Orada çoluk çocuğun katledilmesi veya yerlerinden yurtlarından uzaklaştırılması yürekleri dağlıyor. Ama cumhuriyetin kutlamasına engel olmamalı. İleri tarih ne zaman? Gazze’deki olay bitince mi? Ne zaman bitecek? Azgın İsrail ne zaman durulacak? Bu soruları bilen, cevap verecek kimse var mı?

TRT’nin Gazze olayını bahane olarak kullandığı gibi, bir de klavye kahramanları var. Sosyal medya hesaplarından “Mehmetcik Gazze’ye” diye yazıp boyuna paylaşıyorlar. Nerede askerliğini bedelli olarak yapmış tosuncuk varsa Mehmetcik Gazze’ye diyor.

Vatanımızın kurtarıcısı, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk orta doğuya atanan her büyükelçi göreve başlamadan önce yanına çağırıp “Ortadoğu’ya bulaşmayın, Ruslarla dalaşmayın” şeklinde nasihat ettiği tarih kitaplarında yazıyor.

Ülkemize düşen görev diplomatik yoldan Gazze’deki katliamı durdurabilmek için ne gerekiyorsa yapmalıdır.

Ama bazı tosuncukların dediği gibi “Mehmetcik Gazze’ye” naralarına asla kulak asılmamalıdır.

Şu anda Gazze’deki olayı iyi anlamak gerektiğini düşünüyorum. Önce Hamas örgütü İsrail’e saldırıyor. Dünyanın sayılı istihbarat örgütlerinden biri olan Mossad’ın bu saldırıdan hiç haberinin olmaması mümkün mü? Daha sonra İsrail savaş ilan ediyor aradan 24 saat geçmeden dünyanın çeşitli ülkelerinde yerleşmiş durumda olan Yahudi ırkı hemen İsrail’e geliyor gönüllü asker olarak. İnsan tatile gitse bile 24 saatte başka bir ülkeden kendi ülkesine dönemez.

Yine birkaç gün geçmeden ABD uçak gemileri hemen Akdeniz’de oluyor. Bunlar tesadüfen olacak şeyler değil.

Benim izlediğim ve gördüklerimden değerlendirdiğim kadarıyla şu anda ortadoğuda ABD ile Rusya arasında bir bilek güreşi yapılıyor.

“Filler tepişir, çimenler ezilir” diye bir atasözümüzden ibret alalım, ABD ile Rusya’nın arasına girmeyelim.

Filistin’deki çocuklara ve kadınlara acıyoruz, içimiz yanıyor, tamam da oraya bulaşıp kendi çocuklarımızı ve kadınlarımı da acınacak hale düşürmeyelim.