Güncel

Güzel Türkçemi

Sevgili okurlarım dil bir milletin hayatında çok önemli bir yer tutar. Tarihte dilsiz yaşamış millet yoktur.

Güzel Türkçemiz

Sevgili okurlarım dil bir milletin hayatında çok önemli bir yer tutar. Tarihte dilsiz yaşamış millet yoktur. O halde bir millet olarak yaşayabilmenin yolu dilden geçtiği gibi kendine has bir toplum olmanın yolu da bağımsız bir dile sahip olmaktan geçer.

Dil, bir milletin diğer bir milletten farklı konuşmasıdır. Milletler duygularını, düşüncelerini, evrendeki bütün varlıkları kendilerine göre seslendirirler. Dil bir milletin ses dünyasıdır. Millet bu anlamda dile kendi damgasını vurur.

“Dil, millet için millî benliğin, millî anıların, duyguların ve düşüncelerin, bütün maddi ve manevi değerlerin, buluş ve yaratışların ortak hazinesidir” diye düşünen milletimizin kurtarıcısı, devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk bundan tam 91 yıl önce bugün, 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dil Kurumunu kurdu. Bu kurumun kalıcı olması için de şahsi mirasından pay ayrılmasını vasiyet etmiştir.

Atatürk’ün Türkçe harflere geçilmesi ve dilimizi korumak için yaptığı girişimlere onun Osmanlıca yerine Türkçe konuşulması ve yazılması yönündeki gayretlerine karşı ona dil uzatma cüreti gösterenler “Bir gecede cahil kaldık” diye feveran ettiler, etmekteler.

Bu yazıyı yazmak için araştırdım, zamanımızın tarih konusundaki otoritesi Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın yazılarını okudum, daha sonra da Kocaeli Üniversitesinde tarih okurken Osmanlıca dersi alan sevgili torunumla da fikir alışverişi yaptım.

Edindiğim bilgilerin toplamına göre Osmanlıca diye bir dil yoktur. Türkçe, Arapça, Farsça dillerinden alınan kelimelerle Osmanlıca diye bir dil ortaya konmaya çalışılmıştır. İmparatorluk zamanında sadece Saray ve çevresindekiler tarafından kullanılmıştır.

19

Liselerde bizlere öğretilen Divan edebiyatını hepimiz hatırlarız. Okunduğunda hiçbirimiz kesinlikle hiçbir şey anlamayız. Divan şairleri sadece padişaha yaranmak için sadece padişaha hoş görünmek için şiir yazmışlar. Onları da padişah dahil hiç kimse anlamamış ama edindiğim bilgilere göre ne kadar anlaşılmazsa o kadar güzel şiir olarak tanımlamalar yapılmış.

20

Yukarıda bahsettiğim gibi Türkçe, Arapça ve Farsça kelimeleri karıştırıp Osmanlıca diye bir dil ortaya çıkarılmasına rağmen hızını alamayan bazı Divan şairleri araya Fransızca kelimeler bile karıştırmışlar.

21

Osmanlıca sadece saray ve çevresi tarafından kullanılıyordu o tarihlerde. Devlet kullanıyordu ama millet kullanmıyordu. Millet öz be öz Türkçe kullanıyordu. Bunun ispatı da şöyledir. O dönemlerde yazılan Divan edebiyatı şiirlerini kimse anlamamasına rağmen aynı dönemde yazılan mesela Yunus Emre, mesela Dadaloğlu gibi şairlerin şiirlerini bugün ilkokul öğrencileri bile rahatlıkla anlayabilir.

Milletimizin kurtarıcısı ve devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk bundan 91 yıl önce dilimiz Türkçeyi korumak için Türk Dil Kurumunu kurmasına rağmen bugün dilimizin yoğun bir şekilde yozlaştığını üzülerek görmekteyim.

Mesela gençler arasında güzel Türkçemizdeki hoş bir kelime olan “Hoşça kal” yerine kısaca “Byyy” denmesi, mesela dilimize göre “Şaşırdım” kelimesi yerine “Kal geldim” diyen gençler çoğunlukta.

Özellikle iş yerlerindeki tabelalarda da bir takım yabancı kelimeler kullanılmakta olduğunu hepimiz görüyoruz. Mesela “Black & White Coiffeur” yazmış tabelaya bir berber esnafı kardeşim. Belli ki karakartal Beşiktaşlı. Bütün müşterileri de öz be öz Türk vatandaşları. Ama tabelasındaki ilk iki harf İngilizce, son kelimesi Fransızca. Tabelasına “Siyah Beyaz Berber” diye yazsa daha az mı müşteri gelecek diye düşünüyor bilemedim.

Bu yazıyı 12 Temmuz’un Türk Dil Kurumunun kuruluş yıl dönümü olması nedeniyle yazdım ama tam yazıyı yazarken bir güzel haber aldım. İzmir Belediyesi şehirdeki yabancı kelimelerden oluşan tabelaları kaldırılıyormuş. Belediye zabıtaları söküp alıyor iş yerlerindeki tabelaları. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer bu konuda yaptığı açıklamada “Normal mevzuat uygulanıyor, tabelalarla ilgili. Sonuçta biz, bir kamu kurumu olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getiriyoruz. Böyle bir mevzuat nedeniyle zaten bunlara izin vermememiz gerekiyor, biz de gereğini yapıyoruz” dedi

Yani belediyelerin görevleri arasındaymış bu tür yabancı tabelaları yasaklamak. Bu görevini yapan Tunç Soyer’i kutluyorum.

Güzel Türkçemizi korumak ve yaşamasını sağlamak amacıyla ülkemizdeki diğer tüm belediye başkanlarını da Tunç Soyer gibi görevlerini yerine getirmeye davet ediyorum.

İlgili Makaleler