İnsanlık dramı
Sevgili okurlarım bir ayını doldurdu Filistin’de bir insanlık dramı yaşanıyor. İsrail kadın erkek demeden, yaşlı genç ayırt etmeden, çoluk çocuk gözetmeden Filistin’e bomba yağdırıyor katliam yapıyor.
İnsanlık dramı
Sevgili okurlarım bir ayını doldurdu Filistin’de bir insanlık dramı yaşanıyor. İsrail kadın erkek demeden, yaşlı genç ayırt etmeden, çoluk çocuk gözetmeden Filistin’e bomba yağdırıyor katliam yapıyor. Şimdiye kadar dünyadaki savaşlarda hep ibadethaneler ve hastaneler hep korunmuştur asla ateş altına alınmamıştır. Ama İsrail bu konuda hiçbir ayrım yapmıyor, camileri ve hastaneleri de bombalamaya devam ediyor.
İsrail’in bu tutumu dünyanın birçok ülkesinde tepki ile karşılanıyor.
Televizyon haberlerinde izliyoruz, bazı devletlerde yönetim olarak tepki verilmese de, halkın tepki vermesine engel olunsa da halk olarak İngilizler, Fransızlar, Almanlar ve daha birçok halk İsrail’i kınamak için gösteriler yapıyorlar.
Bizim ülkemizde de yöneticilerimiz İsrail’i şiddetle ve nefretle kınadılar.
Daha sonra İstanbul başta olmak üzere neredeyse ülkemizin her ilinde, her ilçesinde İsrail’i kınama mitingleri yapıldı, yapılmaya da devam ediyor.
Ayrıca İsrail mallarının tüketilmemesi için kampanyalar açıldı. Tamam, İsrail malı tüketmeyelim. Sadece bu olay nedeniyle değil, normal zamanlarda da tüketmeyelim.
Bu yazıyı yazarken çocukluğum aklıma geldi.İlkokuldayken her sene belirli zamanlarda “Yerli Malları Haftası” yapılırdı. Hepimiz evlerimizden getirdiğimiz yerli malı yiyecekleri birbirimizle paylaşarak yerdik. Gerçi o tarihlerde yabancı ülkelerden gelen gıda maddeleri yoktu. Gıdada kendi kendine yeten dünyadaki 7 ülkeden birisi Türkiye’dir diye öğretmişti öğretmenlerimiz bize.
Tüm bunlara karşı, yine de yerli malının kullanımını teşviş için şiirler bile yazılmıştı. Bu şiirin “Yerli malı yurdun malı, her Türk onu kullanmalı” mısrasını slogan olarak kullanırdık.
Son yıllardaki halkımızın protesto anlayışını ben bir türlü anlamıyorum. Kafam pek kalın değil, makul ve mantıklı protestolara aklım erer, kabul ederim.
Akşam televizyonda haberleri izlerken bir bakıyorum insanlar İsrail’e kızmışlar ellerindeki kola şişesini sokağa dökerken vidoe çekiyorlar. Yere kola dökmenin mantığı ne anlayan bana da anlatsın.
Bir ara Amerika Birleşik Devletlerine kızanların ceplerindeki ABD malı telefonu çekiçle kırdıklarını bile gördü bu gözler.
Tamam bunu yapan insanlar hem mantıksız, hem de cahil anladım ama koca koca yöneticiler de böyle abuk subuk uygulama yapıyolar.
Mesela Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Türk Hava Yolları da işletmelerinde Coca Cola satmama kararı almışlar.
Sonra ne oldu?
Coca Cola’yı Türkiye’de üreten Anadolu Grubu ilanlar verip açıklama yaptı. Açıklamadı “Biz Türk’üz, TOGG’un da ortağıyız” diyorlar.
Evet Anadolu Grubu’nun Coca Cola üretim tesislerinin açılışı törenle yapılmıştı ve devlet protokolü kesmişti törende kurdeleyi.
Dün de İzmit Outlet Center AVM’de bulunan Starbucks Cafe’ye gelen bir grup protestocu masaları dolaşıp müşterilerin önündeki kahveleri alırak sloganlar atmışlar.
Ekonomi yazarı İbrahim Kahveci yazısında şunları dile getirmiş:
“Türkiye İhracatçılar Meclisi(TİM) raporuna göre Türkiye İsrail’e mal satışında Çin ve ABD’den sonra gelen Almanya ile beraber aynı seviyede ihracatta bulunuyor. Yani İsrail’in ihtiyaçlarını karşılamasında dünyada 3. ülkeyiz.
Coca-Cola boykotu. Ya da Burger King boykotu… Bunlar isim hakkı ile çalışan Türk şirketleri ama TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş bile İsrail’e tepkiyi bu ürünleri menüden çıkartarak başaracağını sanıyor.
Ama İsrail’e özellikle bomba yapımında kullanılacak stratejik ürün satışlarında bir kısıtlama duydunuz mu? Orada yaptırım olarak güç ifade edecek herhangi bir ürün satışına kısıtlama geldi mi?”
Özet olarak; Fabrikası ülkemizde olan Türk işçisi tarafından üretilen kolayı alıp yerlere dökmek ve hiç almamakla İsrail protesto edilmiyor, protesto edilmiş olmuyor. Her işi olduğu gibi bu işi de sulandırmayalım. Devlet olarak İsrail’den hiç mal almama, onlara da hiç mal satmama kararı alınırsa ancak yapılan eylemin bir caydırıcılığı olur diye düşünüyorum
