Güncel

Son akşam yemeği

16 Ocak Basın Onur Günü etkinlikleri kapsamında Kocaeli Gazeteciler Cemiyetimizin sinema gösterisi vardı bu yıl.

Son akşam yemeği

16 Ocak Basın Onur Günü etkinlikleri kapsamında Kocaeli Gazeteciler Cemiyetimizin sinema gösterisi vardı bu yıl.

Kocaeli Kongre Merkezi’nde “Son akşam yemeği” filmini izlemeye davet etti cemiyet bütün üyelerini.

Ben de filmin başlama zamanından yarım saat önce Kongre Merkezi’nde bulundum.

Fuayede yarım saat eski dostlarla ve her zaman görüşme fırsatımız olmayan gazeteci arkadaşlarımızla ayaküstü sohbet ettikten sonra sinema salonunda yerimizi aldık.

Filmde; milletimizin kurtarıcısı ve cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 28 Ekim 1923 tarihindeki akşam yemeği ve orada bulunan zamanın mebuslarına hitap ederek o meşhur “Efendiler, yarın cumhuriyeti ilan ediyoruz” şeklindeki konuşması anlatılıyordu.

Akşam yemeğini hazırlayan aşçı grubunun ilişkilerinden tutun da geriye dönerek aşçıbaşının Çanakkale Savaşı’nda elinden vurulması işlenmişti.

19

Annesi babası ölen hayatta sadece bir tek dedesi kalan küçük kız çocuğunun Mustafa Kemal Paşa’nın köşkündeki dedesine teslim edilmesi duygusal bir sahneydi.

20

O minik kız çocuğunun elindeki çıkında bir parça ekmek ve bir kalıp peyniri “Paşa’ya hediye getirdim” diyerek ona vermek için mücadele etmesi ama görevliler tarafından engellenmesi izleyicilere duygusal anlar yaşattı.

21

Aşçıların özenle hazırladıkları yemekleri davetli mebusların iştahla yemeleri ancak Paşa’nın sadece çatalıyla biraz karıştırıp geri gönderdiği ve hiçbir şey yemediği dikkatlerden kaçmadı.

Yemek bitip misafirler gittikten sonra aşçı ekibi de mutfaktan ayrıldığı zaman Gazi Paşa’nın mutfağa inmesi ve sadece aşçıbaşı ve mutfakta uyuyakalan küçük torununu görmesi filmin son sahneleriydi.

“Yemekleri sen mi yaptın?” sorusuna yaşlı aşçı “Evet, ben yaptım” diyor. Paşa’nın “Eline sağlık misafirler çok beğendi” demesi üzerine aşçıbaşı “Ama siz beğenmediniz galiba tabaklarınıza hiç dokunmadan geri gönderdiniz” diye serzenişte bulunması üzerine “Meclis’ten beri dişim ağrımaya başladı ağzıma bir şey alamadım. Şimdi biraz ağrı dindi ama açlıktan uyuyamadım” şeklinde adeta aşçıyı kırmamak için özen gösteren insaniyette bir cevap vermesi çok ilgimi çekti.

Aşçıbaşının “Hemen size bir şeyler hazırlayayım” demesi üzerine “Hiç gerek yok. Masanın üzerinde burada peynir ekmek var, bunlardan yerim” diyor. Aşçıbaşının “Torunum köyden size hediye getirmiş onları” demesi üzerine peynir ve ekmekle karnını doyuruyor.

Daha sonra “Bu çocuk uyumasın” diyerek küçük kızı kucağına alarak yatağına kadar götürmesi, yolda uyanıp gözlerini açan küçük kıza “Merhaba çocuk” demesi. Kızın sabah uyanınca dedesine “Rüyamda Paşamızı gördüm bana merhaba çocuk dedi” demesi çok hoş bir sahneydi.

Filmin özeti böyle sevgili okurlarım.

Senaryoyu yazarken tarihe ne kadar sadık kalındı?

Bu yukarıda yazdığım olayların ne kadarı gerçek?

Film çekiminde ekibe bir tarihçi danışman dahil edildi mi?

Bu soruların cevaplarını bilemiyorum. İnternette yaptığım araştırmalarda da bu soruların cevaplarını bulamadım.

Dediğim gibi gerçekler tam olarak birebir öyle değilse bile bana göre bunlara yakın bir şekilde gerçekleşmiştir diye düşünüyorum.

Bu yazıyı yazmak için bilgisayar başına oturduğumda önce bu filmi izleyenlerin yorumlarına göz atmak istedim. Herkes kendi çapında, kendi görüşüne göre bir takım yorumlar yapmış.

Kimisi “Atatürk’ü canlandıran neden bu kadar çatık kaşlı?” demiş.

Kimisi beğenmiş, kimisi beğenmemiş, bir sürü yorumları vardı filmi izleyenlerin.

Ben bir sinema eleştirmeni değilim, teknik konuları bilemem.

Ama Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatından bir kesit anlatıldığı için bütün işlerimi erteleyerek filme gittim.

Belki bazı eksiklikleri olabilir ama böyle bir film yapılmalıydı. İyi ki yapılmış.

Hatta daha fazla da yapılmalı. Zamanımızın güvenilir tarihçilerinden danışmanlık hizmeti alınarak tarihe sadık kalınarak Ata’mızın hayatından çeşitli kesitlerin filmleri çekilmeli. Kurtuluş Savaşımız hakkında birçok film çekilmeli.

Yazımın başında bahsetmiştim 16 Ocak Basın Onur Günü diye.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk 16 Ocak 1923’teşehrimiz Kocaeli’de İstanbul’dan davet ettiği gazetecilere basın açıklaması yapmış, onlara Lozan Antlaşmasından gelecekteki yönetim şekline, hilafet ve saltanattan Ankara’nın başkent olmasına kadar çeşitli konularda açıklamada bulunmuş. Gazetecilerin de sorularını cevaplandırmış.

Bu toplantının da bir filminin çekilmesi gerektiğini düşünüyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir