Güncel

Makama Değil, Hakkaniyete Yakışanlar Otursun

Üniforma, cübbe, önlük... Taşıdığınız unvan, oturduğunuz koltuk... Bunların hiçbiri sizi siz yapan şeyler değildir. Bunlar sadece birer emanet.

Makama Değil, Hakkaniyete Yakışanlar Otursun
Üniforma, cübbe, önlük… Taşıdığınız unvan, oturduğunuz koltuk… Bunların hiçbiri sizi siz
yapan şeyler değildir. Bunlar sadece birer emanet. Devletin, milletin ve toplumun size
duyduğu güvenin sembolüdür. Ancak o emaneti taşıma sorumluluğunu yerine
getiremiyorsanız, o koltukta oturmanız yalnızca bir görüntüden ibarettir. Ve o görüntü,
zamanla bir utanca dönüşür.
Elbette her meslek grubunda hata yapan, yanlış yola sapan insanlar çıkar. Bu, insan
doğasının bir gerçeğidir. Ancak asıl mesele, bu hataları düzeltmek yerine görmezden
gelmekte, hatta ödüllendirmektedir. Asıl sorun; çürüklerin ayıklanmadığı, aksine baş tacı
edildiği sistemdedir. Daha kötüsü; örnek olması gereken kişilerin, çarpık ilişkilerle yükselip
makamları birer güç aracına dönüştürmesidir.
Toplumun en çok güven duyduğu mesleklerden çıkan rezillikler artık sıradan hale geldi. Dün
"asla yapmaz denilenlerin, bugün ne tür ilişkiler içinde olduğunu gördükçe, insanların inancı
sarsılıyor. Taşın altından çıkanlar, hep en güvenilir" denilenler oluyor. Devletin imkânlarıyla
güçlenen bazı şahıslar, bu gücü yine devletin ve milletin aleyhine kullanmaktan çekinmiyor.
Devlet makamlarında oturup çarpık ilişkiler içerisine girenleri gördüğümde, şahsen bir kişiye
değil; önce üzerinde taşıdığı üniformaya, ardından onun temsil ettiği değerlere bakıyor ve
içimden şunu geçiriyorum: "Kimler nerelerde…
İşte bu yüzden kurumlar yıpranıyor, saygınlık azalıyor, sadakat liyakatin önüne geçiyor.
Mertlik kıvraklığa, dürüstlük kurnazlığa yeniliyor. Güvene dayalı tüm yapılar, birkaç sorumsuz
kişinin elinde çöküşe sürükleniyor.
Ey o koltuklarda oturanlar! Bugün sahip olduğunuz görev, sadece sizin emeğinizin değil; aynı
zamanda size duyulan inancın sonucudur. O inancı boşa çıkardığınız anda, ne makam kalır
ne de saygı. Üniformanızın, cübbenizin, kartvizitinizin değil; karakterinizin ve duruşunuzun
hatırlanacağı günler mutlaka gelecek.
Unutmayın: Makamlar geçicidir ama bıraktığınız iz kalıcıdır. İnsanları unvanlar değil, tavırlar
büyütür. Bu yüzden; hakkını veremeyeceğiniz hiçbir üniformayı giymeyin, taşıyamayacağınız
hiçbir koltuğa talip olmayın. Oturacağı koltukta rahat durmayacak olanlara da referans
olmayın. Oturacağınız makamı yüceltemeyecekseniz, kendinizden bir şeyler
katamayacaksanız hiçbir makama gözünüzü dikmeyin.
Hele ki siyasi destekle belediye başkanlığı makamına gelenler…
Unutmayın: O koltuklara kendi iradenizle değil, halkın ve partinizin size duyduğu güvenle
oturdunuz.
O koltuklar; gösteri sahnesi değil, hizmet makamıdır.
Vatandaş sizden şov değil, çözüm bekliyor. Gövde gösterisi değil, gönül birliği istiyor.
Bugün o makamdayken, hizmet yerine görüntüyle, reklamla meşgul olursanız; bir gün o
destek geri çekildiğinde, yalnız kalırsınız.
Ve eğer görev süreniz boyunca hesap verilebilirlikten uzak, toplumun vicdanını zedeleyen bir
iz bırakırsanız; sadece kendi isminizi değil, sizi o makama taşıyan siyasi iradeyi de
yıpratırsınız.

Reklam Arma Kırtasiye

Bu nedenle, makamlar geçici olsa da, arkanızda bırakacağınız iz kalıcıdır.
Sizi büyüten koltuk değil, o koltukta sergilediğiniz duruştur.
“Unvan değil, iz bırak.”
Not: Bu yazı, herhangi bir kişi ya da kurum hedef alınmaksızın, genel toplumsal eleştiri ve
kişisel görüş içerir."

Kalın Sağlıcakla,

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir