Laf cambazlığı!
Sevgili okurlarım bugün sizlere “Laf cambazlığı” konusundaki fikirlerimi söylemek istiyorum. Sözlüklerde “Laf cambazlığı”nın anlamı “Sözcükleri gerçek anlamlarından saptırma” olarak açıklanıyor.
Laf cambazlığı!
Sevgili okurlarım bugün sizlere “Laf cambazlığı” konusundaki fikirlerimi söylemek istiyorum.
Sözlüklerde “Laf cambazlığı”nın anlamı “Sözcükleri gerçek anlamlarından saptırma” olarak açıklanıyor.
“Karşısındakini yanıltmak için söz söylemek, doğruya benzer sözler” olarak da açıklaması yapılıyor.
Halk arasında da bu tür konuşmalar yapanlar var tabii…
Ama en çok politikacılar ve bir takım basın organlarında sık sık kullanıldığını görüyoruz bu “Laf cambazlığı” metodunun.
Örnekler verirsem daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum.
Mesela bir malın veya hizmetin fiyatının artmasına “zam yapıldı” deriz.
Ama “zam” kelimesinin tepki çekeceğini düşünen laf cambazı siyasi kişiler veya basın organları “fiyat ayarlaması” diyorlar.
“Fiyat güncellemesi” diyorlar…
“Fiyat düzenlemesi” diyorlar…
“Fiyat yapılandırması” diyorlar…
Bir malın veya hizmetin fiyatı artmış, vatandaşın cebinden fazla para çıkacak, sen ona ne dersen de vatandaşın cebinden fazla para çıkacak.
Genellikle Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye İş Kurumu da rakamlarla oynama yaparak böyle kelime oyunu, laf cambazlığı yapıyor.
Bu tür açıklamaların karşısındakini, halkı, vatandaşı akılsız yerine koymaktan bir farkı yok bence.
Bu konudaki en çarpıcı örneğe bu hafta içinde rastladık.
Bildiğiniz gibi her yıl aralık ayında gelecek yılın bütçe görüşmeleri yapılır Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde.
Bu yıl da Bütçe görüşmeleri sırasında ülkemizi yöneten ikinci kişi, atanmış bürokratların en üst makamındaki kişi yaptığı konuşmada şunları dile getirdi.
“Tarım sektörü yüzde 12,7 negatif büyüme kaydetmiştir” dedi, gerçekten aynen böyle dedi.
“Negatif büyüme” nedir anlayan var mı?
Daha doğrusu “negatif büyüme” diye bir şey söz konusu değildir.
Bunun adı düpedüz “küçülme”dir.
Bu “küçülmeyi” önleyecek tedbirler almak yerine “negatif büyüme gerçekleşti” diyerek karşısındakini kandırmanın bir anlamı yok.
Mış gibi yapmak…
Bir de “mış” gibi yapmak var sevgili okurlarım.
Bilmem siz de aynı hisse kapılıyor musunuz ama ben her sene bu aylardaki bir olayı “mış” gibi yapmak olarak yorumluyorum.
Olay ne?
Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanır.
İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu günlerce toplanıp konuşurlar.
İlk günkü toplantının sonunda gazeteciler komisyon üyelerine soru sorarlar, aldıkları cevap “Bugün rakam konuşmadık” oluyor.
Ertesi günkü toplantının sonunda yine aynı cevabı alıyor basın mensupları.
Ben bu soruları ve cevapları televizyon karşısında izlerken kendi kendime söyleniyorum. “Yahu siz Asgari Ücret Tespit Komisyonusunuz. Madem toplandınız neden rakam konuşmadınız? Rakam konuşmadınız da birkaç saattir ne konuştunuz? Haftanın maç sonuçları konusunda mı sohbet ettiniz, yoksa başka bir konuda dedikodu mu yaptınız? Sizin işiniz zaten rakam konuşmak, rakam konuşmayacaksanız neden toplanıyorsunuz?” diye kendi kendime sorular soruyorum.
Rakam konuşmadıkları birkaç toplantıdan sonra aniden bir toplantıda rakam konuşuyorlar ve bir asgari ücret tespit ediveriyorlar.
Her sene aynı senaryo oynanıyor.
Yani toplantı “yapıyormuş” gibi yapıyorlar.
