Ne olur ayaklarımız yere değsin!
Sevgili okurlarım, size de oluyor mu bilmem ama ben bazen duyduğum haberler karşısında ağzım açık kalıyor. Şaşkın şaşkın bakıyorum.

Ne olur ayaklarımız yere değsin!
Sevgili okurlarım, size de oluyor mu bilmem ama ben bazen duyduğum haberler karşısında ağzım açık kalıyor. Şaşkın şaşkın bakıyorum.
Mesela geçen hafta akşam televizyon izlerken denk geldiğim bir habere yine şaşırma duygum tavan yaptı, zirveye çıktı.
Haber kısaca şöyleydi:
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Milli Uzay Programımızın öncelikli hedefleri arasında yer alan ‘Ay Misyonu’ kapsamında, kendi mühendis ve bilim insanlarımızın geliştirdiği milli itki sistemine sahip uzay aracımızla Ay’a erişeceğiz” demiş.
Bu yılki etkinlik kapsamında birbirinden farklı pek çok deneyimi bir arada sunmayı amaçladıklarını belirten Kacır: “Milli Uzay Programımızın öncelikli hedefleri arasında yer alan “Ay Misyonu” kapsamında, kendi mühendis ve bilim insanlarımızın geliştirdiği uzay aracımızla Ay’a erişeceğiz. Uluslararası iş birliğiyle inşa edeceğimiz uzay limanıyla, ülkemizin uzaya bağımsız erişimini teminat altına alacağız. Uzay bilimi altyapımızı güçlendirmeyi Milli Uzay Programımızın başarıyla icrası için stratejik bir öncelik olarak görüyoruz” diye konuşmuş.
Ülkelerin ilk uzay maceraları 1960’lı senelerde başladı.
1961 yılında Rus Kozmonot uzaya çıkan ilk insan olarak tarihe geçti
Daha sonra Amerikalı Neil Armstrong 1969 yılında Ay yüzeyine ayak basan ilk insan oldu.
Ülkeler dünya kadar masraf yapıp neden uzaya veya Ay’a gidiyorlar?
Ay yüzeyinden taşlar toplayıp getirdiler. O taşlar laboratuvar ortamında incelendi. Ekonomik değeri olup olmadığı araştırıldı.
Ayrıca Ay yüzeyinde yaşamanın mümkün olup olmadığı araştırıldı. Pek bir ekonomik değer bulamadık ki daha sonra uzay çalışmalarında çok yoğun faaliyetler olmadı.
Hatta son zamanlarda, günümüzde adeta turistik gezi haline getirildi uzaya çıkmak.
Dünyanın zengin insanları macera olsun diye yüklüce miktarda paralar ödeyerek uzaya yolculuklar yaptıklarını internet ortamından öğreniyoruz. Şimdiye kadar 642 kişi uzaya gitmiş.
Bunlara bizim ülkemiz de katıldı. Alper Gezeravcı’yı 55 milyon dolar para ödeyerek uzay yolculuğuna gönderdi ülkemiz geçen yıl.
Benim ülkemde 50 milyon dolar para için çok stratejik bir tesis olan Tank Palet Fabrikası özelleştirildi.
Şimdi bu haberi izleyen bir yabancı ülke vatandaşı ne düşünür?
Türkiye’de her şey güllük gülistanlık, Türk insanı refah içinde yaşıyor, vatandaşların bir eli yağda bir eli balda diye düşünür bence.
Ama öyle mi?
Halbuki ülkemizde vatandaş manava, kasaba gidemiyor…
Başka bir şehirde yaşayan vatandaş kendi memleketine ziyarete veya başka tatile gidemiyor…
Asgari ücretli vatandaşımız evladının ayağına ayakkabı almak için kılı kırk yarıyor.
Gariban emeklimiz üç kuruş az ödemek için Halk Ekmek kuyruklarında yazın sıcağında, kışın ayazında beklerken veya hangisinde sıvı yağ daha ucuz diye market market dolaşmaktan ayaklarına kara sular inerken biz uzaya gideceğiz öyle mi?
“Emeklinin ve asgari ücretlinin maaşlarına biraz zam yapın” denildiğinde, hepsinin altında bilmem hükümet üyeleri “Bütçe imkanlarımız yeterli değil” diyorlar.
Daha sonra da konuşmalarına “Enflasyon düştü” diyor Maliye veya Ekonomi bakanları.
Bu nasıl bir enflasyon ki sadece bakanlara haber veriyor düştük diye. Bu yazıyı yazan benim ve bu yazıyı okuyan sizlerin haberi neden yok enflasyonun düştüğünden.
Emekliye ve asgari ücretliye bütçe imkanlarının yeterli olmadığını söyleyen “Bakan”lar daha sonra bilmem kaç milyon liralık Mercedes’lerine binip gidiyorlar.
Yazımın son sözü olarak tam olarak konuşmasında belirtmemiş ama yüz milyonlarca doları uzaya ve Ay’a gitmek için harcayan Sanayi ve Teknoloji Bakanı’na; “Ayaklarınız yere değsin sayın Bakan” diyorum.